KATEGORİLER |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
SİGARANIN FAYDALARI
Sigara içeni köpek ısırmaz
Çünkü yanında baston taşır
Evine hırsız girmez
Çünkü sabahlara kadar öksürür
Üzerine sinek konmaz
Çünkü buram buram nikotin kokar
Fazla yorulmaz
Çünkü yorulunca tıkanacağını bilir
yürümek için zorlanmaz
Çünkü tekerlekli iskemlede gezdirilir
İhtiyarlamaz
Çünkü genç yaslarda sevdiklerine kavuşur
Sigara içenlerin ayrıca:
yüzlerine renk gelir
Çünkü dişleri ve bıyıkları sapsarı olur
Vücutları bir kus gibi hafifler
Çünkü ileri donemdeki dolaşım bozukluğundan ötürü önce parmakları, sonra da el ve ayakları kesilir
Renk insanı değiştirir
Amerika'da bir fuar açılmıştı. Fuarda zencileri beyaza dönüştüren bir makine tanıtılıyordu. Denemek 10 dolardı. iki zenci fuarı gezerken bu makineyi gördüler ve denemeye karar verdiler. Birinin 11 doları diğerinin ise 9 doları vardı. 9 doları olan arkadaşına dönüp
-Sen 1 dolarını bana ver. Gidip birlikte beyaz olalım. dedi. Arkadaşı ise :
-Dur! Önce ben gireyim, deneyeyim. Eğer memnun kalırsam sana 1 dolarımı veririm. Sen de beyaz olursun. dedi.
Anlaştılar. Zenci gidip makineye girdi ve bir süre sonra beyaz olarak çıktı. Dışarıda kalan zenci duruma çok sevinmiş olarak arkadaşının yanına gidip :
-Hadi dedi. 1 doları ver ben de beyaz olayım.
-Hadi oradan pis zenci!
Cennet-Cehennem Ligi
Bir devrin tüm en klas futbolcuları cennette toplanmışlar. Cennetin baş meleğide futbola çok meraklıymış. Şeytanı çağırtmış ve :
-Cennetle cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin?
-Bosuna oynamayalım, biz kazanırız, demiş şeytan.
-Olur mu en iyi futbolcular bizde. Ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde. Şeytan şeytanca gülümsemis ve :
-Ama bütün hakemler de bizde.
Oscar
Atlas Okyanusu'nda giden Titanic geminin kaptanı gemide olan bütün herkesi güverteye çağırmış. Herkes gelince
-Size bir iyi bir kötü haberim var.
Önce hangisini söyliyeyim.
Herkes: "İyi" demiş.
-13 dalda oscar kazanacağız
Masum Şeytan
Bir gün şeytan büyük bahçeli koskoca bir malikaneye girmiş. Merdivenleri çıkmış. Bir kuzu görmüş. Kuzunun boynunda bir ip varmış. Şeytan ipi çıkarmadan sadece biraz gevşetmiş. Kuzu malikenenin önünde bulunan aynayı görmüş. Şaşırınca bir hamle yapıp aynayı kırmış. Çıkan gürültüye evin hizmetçisi gelmiş. Sen naaptın? ben şimdi burayı nasıl temizliycem. Evin beyi bunu duyunca kesin beni kovar demiş ve kuzuya bir tekme atmış. Kuzu merdivenlerden düşünce ip yetmemiş ve kuzunun boynunu kesip onu öldürmüş. Bu sırada evin uşağı gelmiş. Neler olduğunu sormuş. Kadın anlatınca bunu nasıl yaparsın. Bey şimdi ikimizi de kovucak. O kuzu onun için çok değerliydi demiş. Ve hafifçe kadını itmiş. Kadın dengesini kaybetmiş ve merdivenlerden düşüp boynunu kırmış. Sesi duyunca evin hanımı gelmiş. Olanları öğrenince sinirlenmiş. Tam uşağı dövmek için uşağa yaklaşırken uşak lütfen beni bağışlayın ve beni kovmayın diyerek diz çökmüş. Uşağın üstüne hızla gelen kadın ise ona çarpıp merdivenlerden yuvarlanmış ve ölmüş. Evin beyi gelip de olanları dinleyince belinden silah çekip uşağı vurmuş. Sonra kendi kendine eyvah ben ne yaptım? bir kuzu, aynanın kırılması ve sevmediğim karım için elimi kana bulamaya, katil olmaya değermiydi? demiş ve silahı çekip bir kurşunda kendine sıkmış. Bütün bu olanları bir kenardan izleyen şeytansa sırıtarak "Ben hiç bişey yapmadım ki. Sadece acıyarak kuzunun boynundaki ipi gevşettim, o kadar..." demiş...
İlkokul öğretmeni sınıfta Cennete gitmek isteyenlerin ellerini kaldırmalarını ister.Yalnız Temel elini kaldırmayınca merakla sorar;
- Sen gitmek istemiyor musun ?
-İster idum ama babam okuldan sonra hemen eve gel dedü...
FİL FIKRASI
Bir gün ingiliz fransız bide türklerden temel en büyük gergedanı kim vuracak adlı yarışmaya katılmışlar en büyük gergedanı vurana çok büyük bir ödül verecekler. aynı gün üçü birlikte ayrı yerlere gergedan vurmaya gitmişler. ingiliz 250 kg gergedan fransız 500 kg gergedan temelde yavru gergedan vurmus 50 kg bile gelmiyomuş temelde akıl çok tam o sırada temelin yanından fil geçiyomuş temel eline aldığı sopayla fil%i bir güzel dövmüş burnunu ve kuyrugunu keserek gergedana benzetmeye çalışmış.sonra bunlar almışlar avlarını jurinin önüne gelmişler juri ingilizinkine bakmış tmm demişler fransızınkine bakmıs tmm demişler ama temele sıra geldıgınde biraz sasrmıslar bu ne demiş juri üyeleri temel gergedan demiş juriden hiç kimse inanmamış temel en sonunda kızmış ulan bana inanmazzsanız fil%e sorun demiş : filin cvbıda aynen şöle olmuş:anam avradım olsunki gergedanım demiş...
--------------------------------------------------
---DELİKANLI --
delikanli kiz arkadasiyla aganigi naganigi yapacak yer ararlar ama bulamazlar ve bir kamyonun altina girerler.bir sure sonra delikanlinin omuzuna bir el dokunur delikanli bakar ki bir polis hemem toparlanir ve polis sorar:Ne yapiyosunuz siz bakim burda.delikanli sogukkanli olmaya calisarak.hicc der araba tamir ediyorum polis:bak oglum der bu cumleyle 3 hata yaptin 1 rincisi:kamyon tamir edilirken yuz ustu degil sirt ustu yatilir
2 incisi:alt taraf degil ust taraf cikartilir
3 uncusu:kamyon gideli yarim saaat oluyor............
--------------------------------------------------
TEMEL & DURSUN
birgün dursun otele gitmiş odanız varmı demiş otellci var amam biraz sivrisineklidir demiş sabah olmuş otelci sormuş iyi uyudunuzmu diye dursun otelcinin yüzüne tükürmüş bu sefer temel gelmiş odanız var mı demiş var amam karıncalı demiş olsun ben yatarım demiş sabah otelci sormuş nasıl iyi uyudunuzmu diye bu sefer temel bir karınca öldürdüm hepsi cenazesine gitti demiş..
--------------------------------------------------
KARNE
Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir:
-"Getir bakayım şu karneyi!"
-"Al baba..."
Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf.
-"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin ingilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali, rezil şey!"
-"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinden birini bulmuştum..."
--------------------------------------------------
BAŞÇAVUŞ ALBAYI TUTUKLAYACAKMIŞ
Albay, binbaşıya: -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün. Binbaşı, yüzbaşıya: -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır. Yüzbaşı, teğmene: -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Teğmen, başçavuşa: -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir. Basçavuş, askere: -Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında: -Yarın sabah bizim başçavus Albayı tutuklayacakmış.
-----------------------------------------------------
KURUSUN
Bir gün doktorlar, tımarhanede yaptıkları araştırmada en akıllı deliyi seçeceklermiş. Bir gün delilerden biri bahçede bulunan havuza düşmüş ve boğulmak üzereymiş. Delilerden biri havuza düşen arkadaşını kurtarmaya çalışmış. Bunu gören doktorlar arkadaşını kurtaran deliyi yanlarına çağırmışlar ve "seni en akıllı seçiyoruz" demişler. Doktorlardan biri: "Peki kurtardığın arkadaşını çağır da sana teşekkür etsin" demiş. Deli: "Gelemez ki!" Doktor: "Neden gelemezmiş?" Deli: "Çünkü kuruması için onu astım!"
---------------------------------------------------
ŞİŞELERİ GETİRDİM
Akıl hastanesinde bir gün, bir deli hasta bakıcıyı yanına çağırır. "Bana çabuk 5 şişe kola getir" der. Hasta bakıcı buna kızar ve hastaya beş tokat atar ve "al işte kolalarını" der. Aradan zaman geçtikten sonra yine aynı hasta, bakıcıyı yine çağırır. Bu sefer hasta; hasta bakıcıyı tokatlar. Bakıcı, "ne oluyor?" der. Hasta cevap verir: - "Şişeleri getirdim abi."
-------------------------------------------------
ECZACI BABA
Kız erkek arkadaşını arayıp akşam yemeğe davet etmiş. Hem ailesiyle tanıştıracak, hem de ailesi dışarı çıktıktan sonra erkek arkadaşıyla birlikte olacakmış. Çocuk kız arkadaşının evine gitmeden önce bir eczaneye uğrar. Eczacıya: - "Bana prezervatif verir misiniz?", der; eczacı da ne yapacağını sorar. Çocuk da kız arkadaşının evine gideceğini, kızın ailesi gittikten sonra birlikte olacaklarını söyler. Akşam yemek yemek için masaya otururlar. Yemekten önce dua edilir herkes yemeğe başlar ama çocuk hala dua ediyordur. Kız çocuğa, "ben senin bu kadar dindar olduğunu bilmiyordum", der. Çocuk da kıza: - "Ben de senin babanın eczacı olduğunu bilmiyordum!!!"
--------------------------------------------------
ESKİ ARABA
İki tane çiftçi; biri Adanalı diğeri Kayserili, sohbet ediyorlarmış; bu arada haliyle zenginlikleriyle övünüyorlar.. Adanalı başlamış : - "Bizim orda sabah güneş doğmadan biniyoruz arabaya, akşam oluyo biz hala çiftliğin öteki ucuna yetişemiyoz" demiş... Kayserili de bunun üzerine: -Yav bizim de vardı öyle eski bi arabamız, ama geçenlerde satıp yeni modelini aldık...
----------------------------------------------------
STİL
Öğretmen öğrencilere soru soruyor: - "Ağaçta 7 kuş var. Avcı ateş ediyor, 3 tanesini vuruyor. Ağaçta kaç kuş kaldı?" Biri cevap veriyor: - "4 kuş kalır." Başka bir çocuk da hemen atılır: - "Hayır öğretmenim ateş edince bütün kuşlar uçar, ağaçta hiç kuş kalmaz..." Öğretmen bunun üzerine: - "Cevap yanlış ama stilini sevdim", der. Çocuk buna karşılık verir: - "Öğretmenim, ben de bir soru sormak istiyorum... Karşıdan 3 bayan geliyor, ellerinde dondurma var. Biri yalayarak yiyor, biri emerek, biri de ısırarak... Bu bayanlardan hangisi evlidir?" Öğretmen düşünüyor, düşünüyor... - "Emerek yiyen evlidir", diyor... Çocuk cevap veriyor: - "Hayır öğretmenim, parmağında alyansı olan... Ama ben de sizin stilinizi sevdim.."
------------------------------------------------------
ŞOFÖR OLURDUM <img src="http://theme.webme.com/smiles/smiley.gif" border="0">
Ali okula yazılacakmış. Ama çok fırlama bir çocuk olduğundan babası bazı önlemler almaya karar vermiş ve okuldaki öğretmenine ve diğer öğretmenlere durumu anlatmış. Sıra servis şoförüne gelmiş. Servis şoförüne oğlunun ne kadar fırlama olduğunu anlatmış. Şoför hiç oralı olmamış içinden, "ufacık çocuk ne kadar fırlama olabilir ki?" demiş... Okul günü gelmiş ve Ali alınması gereken yerden servise binmiş. Yolculuğun ilk başlarında sakin sakin oturan Ali daha sonra şoförün yanına gelerek "amca benim annem tavuk babam horoz olsaydı ben civciv olurdum değil mi?" demiş. Şoför: - "Evet yavrum, şimdi geç yerine otur" demiş. Biraz sonra Ali yine şoförün yanına giderek "amca benim annem inek babam boğa olsaydı ben buzağı olurdum değil mi?" demiş. Şoför biraz sinirli: - "Evet, şimdi git yerine otur", demiş. Biraz sonra Ali yine şoförün yanına gelerek "amca benim annem" demeye kalmadan şoför Ali'ye "ben sana bir soru soracağım" demiş ve ardından "senin annen orospu baban pezevenk olsaydı sen ne olurdun bakayım?" demiş. Ali sırıtarak cevap vermiş: - "ŞOFÖR".
-------------------------------------------------------
GEÇMİŞ ZAMAN
Türkçe dersinde öğretmen sordu: - "Ben güzelim, dediğim zaman bu hangi zaman formundadır?" - "Geçmiş zaman öğretmenim."
--------------------------------------------------------
MAYMUNU BESLE
Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel; 3 aylik ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş. Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi; kendisine sıkı sıkıya söylenildiği gibi zarfları açıp maymunun ve kendisinin görev kartlarını okumak olmuş. Maymunun görevleri: "Yerküre ile bağlantıyı sürekli kontrol altında tutmak; her 2 saatte bir yörüngedeki sapmaları ayarlamak; füze içindeki hava basıncı, ısı, iletkenlik değerlerini aşağıya bildirmek; yakıt harcamasını ve motorların sırasını belirlemek..." diye devam ederken; okumaktan sıkılan Temel, kendi görev kartını açmış : "Maymunu iyi besle!"
--------------------------------------------------------
YAVAŞLAYA HOŞGELDİNİZ
Temel otobanda köklemiş gazı, gidiyor... Bakmış bir tabela: "YAVAŞLA 80 km." Hızını o an 80'e indirmiş Temel. Az sonra bir tabela daha: "YAVAŞLA 60 km." Temel 60'a inmiş. Merakla giderken yeniden bir tabela: "YAVAŞLA 40." - "Yolda çalışma var galiba!" deyip 40'a düşürmüş hızını. Epeyce sonra yine bir tabela: "YAVAŞLA 15 km." Talimata uyarak 15 km.'ye düşmüş Temel. Yolun en sağından tıngır mıngır gidiyor. Ama meraktan da çatlayacak. Uflaya puflaya bir saat daha gittikten sonra yeni bir tabela görmüş: "YAVAŞLA'YA HOŞ GELDİNİZ, NÜFUS: 2500"
----------------------------------------------------------
BENDEN BAŞKA ASKER YOK MU !
Yeni asker olan Temel'e komutanı sormuş: - "Savaşta siperdesin, sağ taraftan düşman askeri geldiğini gördün. Peki ne yaparsın?" Temel heyecanla cevap verir: - "Hemen çevirir silahımı üzerlerine ateş açarım komutanım." Komutan tekrar sormuş. - "Peki, karşıdan geliyorsa?" - "Karşıya ateş açarım, komutanım." - "Arkadan geliyorsa?" deyince komutan, Temel dayanamamış: - "Komutanım, bu ordunun benden başka askeri yok mu?"
-----------------------------------------------------------
BEŞİKTAŞ
Beşiktaş ekibi istanbula gelir, maç saatine yakın stata girerler.. stata
takımdan ayrı gelen SERGEN, takımın motivasonunun çok düşük olduğunu
görür, suratlar asıktır, - Ne oldu neden yüzünüz gülmüyor diye
sorar. Takım arkadaşlarından biri,
- Ne olsun böyle bir takımla oynamak zorunda kaldığımız için
canımız sıkkın, der..
bunun üzerine SERGEN:
-Pekala çocuklar, hadi siz gidin kadıköy ü gezin, ben tek başıma
sahaya çıkar oynarım, der.. Ve takım çocuklar gibi sevinerek stattan
çıkıp kadıköyü gezmeye giderler.. Maç başladıktan 10 dk sonra BEŞİKTAŞ
takımı stata döner, skor; BEŞİKTAŞ 1-Fenerbahçe 0.. e tabi bu durumda
daha da bir keyiflenirler ve tekrar dışarı çıkar gezmeye başlarlar..
Maç bittikten sonra stata döndüklerinde, maçın 1-1 bittiğini görürler, FB
adına Ortega, 85. dakikada bir gol atmıştır.. Takım arkadaşları hemen
SERGEN E koşarlar ve onu coşkuyla tebrik ederler..
Ama SERGEN üzgündür. - Özür dilerim arkadaşlar, sizi mahçup ettim, der.
- olur mu öyle şey, der BEŞİKTAŞ takımı, sen koskoca bir takımla tek
başına oynayıp yenilmedin, daha ne olsun..
- Ama, der SERGEN, 12. dakikada kırmızı kart görmüş olmam gerçekten benim
için utanç vericiydi.
-----------------------------------------------------
FENERBAHÇELİYİ SIRTIMA BAĞLAYIN
Bir GS’;;;;;;li, bir FENERLİ ve BJK’;;;;;;li Arabistanda yasak olmasına rağmen bir otelde içki içerken yakalanırlar.... Mahkemeye çıkarılırlar... karar İDAM... itiraz ederler ve karar ömür boyu hapis cezasına çevrilir. Ama o gün bayrama denk geldiği için Prens Hazretleri cezayı kaldırıp hepsine 20 kırbaç ceza verir. Bizimkileri sempatik bulduğu içinde bi kıyak daha yapıp herkese cezasını hafifletmek için bir istek hakkı tanır...
BJK’;;;;;;li: "Sırtıma bir yastık bağlayın" der. 10 kırbaçtan sonra yastık paramparça olur ve pek fayda etmez.
Uyanık FENERLİ bunu görünce "Sırtıma iki yastık bağlayın " der. Ama iki yastık bile 10 kırbaca dayanamaz.
Sıra GALATASARAYlıya gelince Prens Hazretleri: "Bak GALATASARAYLI sana acıdım. Süper Ligi kaçırdınız 100’;;;;;;üncü senenizde başarısız oldunuz,hekemlerden çektiniz. Bu yüzden sana iki istek hakkı veriyorum"
Peki der GALATASARAYLI:"O zaman bana 40 kırbaç vurulsun". Herkes şaşkına döner.
Prens Hazretleri:"peki ikinci isteğin nedir?" diye sorar...
GALATASARAYLI pis pis sırıtarak " FENERBAHÇELİYİ sırtıma bağlayın" der...
-----------------------------------------------------
DÜNYA TÜRKLERİN OLACAK
Dünyanın gelişmiş ülkeleri bir araya gelmişler. Bir gün, en son teknolojilerle üretilmiş bir bilgisayara bütün ülkelerle ilgili verileri yüklemişler ve sormuşlar: "Dünyanın sahibi kim olacak?"
Bilgisayar uzun süre bilgileri değerlendirmiş ve büyük an gelmiş. Nefesler tutulmuş. Bilgisayar, sonucu yazıcıya göndermiş. Hakem heyeti sonucu ilan etmiş. "Türkiye"
Herkes şaşırmış. Mutlaka bir yanlışlık olmuştur düşüncesiyle aynı soruyu bir kez daha sormuşlar Bilgisayar uzun süre çalıştıktan sonucu yazıcıya göndermiş. "Türkiye"
Tüm dünya şoka girmiş. Birisinin aklına, niye? diye sormak gelmiş. Herkes bu fikri beğenmiş ve bilgisayara sormuşlar. "Niye?"
Bilgisayar sonucu yazıcıya hiç düşünmeden göndermiş. "Herkes bir gün uzaya çıkacak ve dünya Türklere kalacak"
--------------------------------------------------------
DEMOKRASİ
Öğretmen;Sosyal bilgiler dersinde çocuklara bir ödev verir,
-Herkes ailesine sorup demokrasinin tanımını özet halinde çıkaracak ve ezberleyecek
-Çocuk;Eve gelir Babasına sorar,
-Baba Demokrasi nedir?
-Babası yanıtlar,
-Önce bilmen gereken terimler var.Bak şimdi.
Ben bu eve para getiriyorum ben LİBERAL sınıfıyım.Hizmetçimiz bizim rahatımız için çalışıyor ayrıca geçimini sağlıyor,o işçi SINIFI,annen DEVLET bütün içişlerinden o sorumlu,sen HALKSIN hepimiz senin için çalışıyoruz,beşikteki kardeşinse GELECEK,şimdilik bunları bil sabah sana anlatıcam,
-Gece olur çocuk babasının anlattıklarını düşünürken birden hizmetçinin odasından sesler gelir.Çocuk kalkar ve gizlice içeri bakar.Birde ne görsün?Babası hizmetçinin üzerine çıkmış gidip geliyor.Hemen annesinin yanına gider ama nafile.Annesi horul horul uyumakta.Bu sırada kardeşi ağlamaya başlar yanına gider ve kardeşini beşiğinde altına sıçmış bir şekilde bulur.
Ne yapacağını şaşırır ve yatar.
-Sabah kahvaltıda babası:
-Tanımları ezberlediysen şimdi sana anlatıcam DEMOKRASİYİ der.
Çocuk:
-Sen zahmet etme babacım.Ben çok iyi öğrendim.LİBERALLER İŞÇİ sınıfını becerirken DEVLET uyuyor HALK endişeli GELECEK se bok içinde !
-------------------------------------------------
İSPAT
Ecevit, ABD gezisinde başkan Bush ile konuşuyordur, sohbet bir ara farklı bir boyuta uzanır konu buluşlar ve eldeki son başarılardır. Bush:
- Sayın Ecevit biz öyle bir makina geliştirdikki inanamazsınız ! Ecevit:
- Nedir o ?
Bush:
- Ölüleri geri diriltiyoruz...
Ecevit:
- Yaa bizimki çok farklı bir başarı syn Bush, biz SOSYAL DEMOKRAT lara 100 metreyi 3 saniyede koşmayı öğretiyoruz...!
Bush:
- Hımm çok ilginç inanmam bunu görmek için geleceğim der...
Gezi biter Ecevit düşünceli bir halde iken bunu gören BAHÇELİ:
- Hayırdır syn Ecevit nedir bu düşünceli haliniz yardımcı olmak isterim.
Ecevit:
- Sorma DEVLET durum böyle, böyle der anlatır;
- Sayın Bush gelecek şimdi ben ne yaparım ?
BAHÇELİ:
- Sayın Ecevit düşündüğünüz şeye bakın çok kolay aslında madem sayın Bush öyle dedi ilk önce biz onu ispata davet ederiz, ANITKABRE götürür durumu ilk önce biz görürüz bakalım doğrumu.
Ecevit:
- Aklınla bin yaşa DEVLET hiç aklıma gelmezdi sahi ya olur değil mi öyle yapsak ! ama ya birde doğru çıkarsa o zaman ne yaparız?
BAHÇELİ:
- Sayın Ecevit o zaman zaten ispatlamanıza gerek kalmaz söylediğiniz zaten aynen gerçekleşir.....
----------------------------------------------------------------
Doktor Tavsiyesi
Adam karısı ile birlikte doktora muayene olmaya gider. Muayene biter ve doktor odasından çıkarak kadının yanına gelir ve
- "Kocanızın ölmemesini istiyorsanız şu kağıda yazdıklarımı uygulayacaksınız" der.
- 1 Sabahları güler yüzle güzel bir kahvaltı hazırlayın ve işe mutlu gitmesini sağlayın.
- 2 Öğlenleri eve geldiğinde güler yüzle karşılayın ve güzel bir öğleyemeği ile takdir edildiğini hissettirin, böylece günün geri kalan kısmını da iyi geçirmesine yardım edin.
- 3 Akşamları eve geldiğinde yemek özellikle güzel olmalı.
- 4 Eve gelince dinlenmesini sağlayın, hatta ayaklarına masaj yapın.
- 5 Haftada en az üç kere birlikte olun, eğer isterse daha fazla birlikte olun. "Eger bu dediklerimi harfiyen uygularsanız kocanızın sağlık yönünden hiçbir problemi olmayacak" der doktor. Eve geldiklerinde adam karısına sorar,
- "Ne dedi doktor sana? Kadın cevaplar :
-"Ölecekmissin. "
--------------------------------------------------------------------
Gaz kaçağı
Kadının biri doktora gitmiş:
-"Doktor bey benim biraz garip bir problemim var ben çok sık ve fazla gaz çıkartıyorum, ancak neyse ki hiç ses ve koku çıkmıyor, yine de her dakika her dakika bayağı rahatsız olmaya başladım lütfen bir çare bulun." demiş.Doktorda birkaç ilaç yazmış ve 1 ay sonra kontrole gelmesini rica edip kadını yollamış. Aradan 1 ay geçer geçmez kadın yine pat damlamış.
-"Doktor bey ne yaptınız? Yine çok sık gaz çıkarıyorum ama bu sefer bir koku çıkıyor bir koku çıkıyor, dayanılır gibi değil istediğiniz kadar cam kapı acın saatlerce gitmek bilmiyor." Doktor memnuniyetle cevap vermiş:
-"Hmmm güzel, demek burnunuzu tedavi edebildik şimdi sıra kulağınızda."
------------------------------------------------------------------------------------
yapamıyorum doktor
Adamın biri bayan bevliye mütehassısına muayene için gider.Bayan doktor hastaya derdini sorar. Hasta adam "VALLA DOKTOR HANIM YAPAMIYORUM "der. Doktor hanım hastayı muayene eder, tahliller yapar sonunda reçetesini yazar ve hastayı bir ay sonra tekrar gelmek üzere gönderir. Bir ay sonra hasta adam tekrar kontrole gelince doktor hanım sorar "NE OLDU TEDAVİM İŞE YARADIMI ? ". Hasta "MAALESEF DOKTOR "der. Doktor "ALLAH ALLAH" der. Tekrar aynı muayene ve tahlilleri yapar hastaya reçeteyi düzenleyip bir ay sonra gelmek üzere gönderir. Bir ay sonra hasta tekrar gelir, sonuç aynı. Doktor aynı işlemleri tekrarlar fakat sonuç değişmez. Doktor en son kontrole gelişinde artık yaptığı tedaviden sonuç alamamanın kızgınlığıyla hastaya "GEÇ ODAYA SOYUN "der. Hasta soyunur, doktorda soyunur, bir güzel işi bitirirler. Doktor sinirlenir ve "HANİ ULAN YAPAMIYORDUN" der. Hasta sırıtarak "BULUNCA YAPIYORUM DOKTOR" der.
-------------------------------------------------------------
Dolapta Tuvalet
Bir gece koca eve gelmiş.Karısı da uyuyormuş.Adamın tuvaleti gelmiş.Gitmiş yapmış.Sonra da karısına :
-Karıcığım sen harika bir kadınsın.Tuvaletin kapısını açınca ışık yanıyor.
Bunu duyan karısı :
-Hay allah belanı versin ! Yine mi buzdolabına işedin ?
------------------------------------------------------------------
Kırmızı ışık
Adamin birini kirmizi isikta gectigi icin polis durdurmus, adamdan
ehliyet ruhsat istemis. Adam da "Yanimda yok, arkadasin evinde
iciyorduk, sanirim fazla kacirdim, biraz sarhosum orada unutmus olmam
lazım" demis.. Polis dumur olmus tabii..Kirmizi isik, alkol, ehliyet ruhsat yok...Gitmis komiserine durumu anlatmis...
Komiser gelmis adama ehliyet ruhsat sormus, adam cikartip uzatmis hemen.Komiser sasirmis tabiii...
Alkolmetreyi cikarip ufletmis, adamda zerre alkol yok...
Sasirmis tabi..
"Yaw memur bana sizin alkollu oldugunuzu ve ehliyetinizin yaninizda
olmadigini soyledi" demis.
Bizim uyanik donmus komisere..
"Siz ona aldirmayin, pek iyi degil galiba.. Birazdan size kirmizi isikta
gectigimi filan da soyleyebilir"
HAFTANIN FIKRASI:
Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir: -"Getir bakayım şu karneyi!" -"Al baba..." Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf. -"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin ingilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali, rezil şey!" -"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinden birini bulmuştum..." |
 |
Yalnız
Yalniz günlerim, yalniz herseyim.
Yalniz yasanmaz diyorsun bana.
Cansiz bedenim, ölmüs düslerim,
dertli olunmaz, diyorsun bana.
Aglarsa anam aglar,
gerisi yalan aglar,
bitmez iftiralar,
yüregim sizlar.
Akar gözyasim, damla damla.
Erkekler aglamaz, diyorsun bana.
Yanmis yüregim, sevda baharinda,
beni baglamaz, diyorsun bana.
Sen ve Ben
Sen: Sevgisin yüreğimde taşıdığım
Sen: Gül goncasısın her gün kokladığım
Sen: Yüreğimde yanıveren ateşsin
Sen: Yüzüne bakmaya doyamadığım
Ben: Bütün sevgimi sana vereceğim
Ben: Yollarına gülleri sereceğim
Ben: Yüzünü bir gün bile göremezsem
Ben: Senin için mecnuna döneceğim |
TCK Espirileri...
"Hırsız: Kaynak arayışı içinde olan girişimci vatandaş
Hortumcu: Hortumun emiş özelliğini parasal alana uygulayan buluş adamı
Rüşvetçi: ´Benim memurum işini bilir´ felsefesinin masum müridi
Sahtekar: Bir şeyin aynısını yapma derdindeki insan
Kalpazan: Merkez Bankası fahri çalışanı
Holigan: Döner bıçakla gezen spor düşkünü
Kaçakçı: Var oluşunu sınırlar ötesinde arayan macera tutkunu gezgin
Kapkaççı: Kadınların çantasında ne olduğunu çok merak eden macera tutkunu kişilik
Uyuşturucu satıcısı: Mutluluk peşindeki insanları hatır için madde bağımlısı yapan dost
Kadın satıcısı: Dostlarını birbiriyle tanıştırıp yüzdesini alan güzel huylu insan
Kiralık katil: Para ile kişiliğini satmayan mütevazi yaratık
Yankesici: Cebimizdekilere ilgi ve tutkuyla yandan yaklaşan muzip
Dolandırıcı: Saf vatandaşlara şaka yapan komik ruhlu masum
Mafya: Yasaların olmadığı bir toplumda işlerin daha kolay yürüdüğünü ispata yönelik özel kuruluş
Sömürücü: İşçiye iş verip para vermeyen güzel müteşebbis".
Matematiğin Doğuşu
Annemin kucağından okul sıralarına düştüğüm ilk günden beri daha doğrusu ilkokul öğretmenimizin "bakın çocuklar bu sıfır sayısı" diyerek başladığı ilk matematik dersimden beri matematiğe gıcığım. Eee tabii gıcık olmamın birkaç nedeni var. Mesela bu nedenlerden en önde gideni, futbol muhabbeti yapan erkekleri "bir hava kütlesinin arkasından bu kadar konuşulmaz" diyerek eleştiren kızların, oturup tamamen varsayımlar üzerine kurulmuş olan matematiğin, ipsiz sapsız soruları üzerinde dakikalarca düşünmesi olabilir. Ya da Ahmet´in 20 bin lirası var, parasının 3´de 2´siyle kalem alırsa tipindeki sorular matematiğe gıcık olmamdaki nedenlerden olabilir. Cebimizde beş kuruş paramız yokken gidip onun bunun parasının hesabını yapmak "zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış" atasözümüzün doğuş nedeni olsa gerek.
Matematiğin günümüzdeki hali mağlum.. Benim asıl merak ettiğim matematiğin bulunduğu dönem. Düşünsenize ortada ne sayı var ne de bu sayıların sığındığı bir doğru.. Yani bu meret nasıl bulunmuş olabilirki? Bu soruyu yıllarca düşündüm ve cevapta geldiğim son noktayı sizinle paylaşayım. Bu matematik bilimini kuran ve öteki tarafta birçok yakın akrabası olan amca birgün bilgisayar kullanırken chatte hatunun birini ayarlıyor ama bir dahaki buluşma zamanını bir türlü ayarlayamıyorlar. Güneş tam tepedeyken diyorlar, buluşamıyorlar. Sonraki gün tesadüf yine chatte karşılaşıyorlar bu sefer ay tepedeyken.. Yine olmuyor.. (Coğrafya biliminin kuruluşuda bu tarihlere raslar) Sonra bizim amca (tabi o zamanlar genç) bu böyle olmaz diyor ve saati icat ediyor. Sonra derken birgün evdeki duvar saatine bakarak bu böyle çok sade oldu, şöyle kenarlarına bir şeyler çizelim diyor.. Veee tahmin ettiğiniz gibi sayılar icat edilmiş bulunuyor.. Bu cevap kadar saçma olan bu bilim dalının insanlık tarihine kattığı değerleri de tabiki unutmamak gerekir. Hani hep öğrencilerin "ya hocam bu matematik ne işe yarıyor Allah aşkına söyleyin" türündeki sorularına öğretmenlerimizin verdiği klasik cevapla yazımı bitirmek istiyorum..
-Arkadaşlar öyle demeyin.. Sen köprülerin, kavşakların hatta bu binadaki kirişlerin bile ne sayesinde yapıldığını biliyor musun? Matematik olmasaydı bunların hiçbiri olmazdı!
Özlü Sözler
Ölü helvasıyla pasta savaşı yapmak,ölüye saygısızlıktır.
Tek katlı eve asansör yapmak israftır.
Ön tekerleği dönmeyen bisikletin,arka tekerleği dönüyor mu diye bakmaya gerek yoktur.
Tüp bebek yapacak kadın aşeriyorsa,canı dayak istiyordur.
Hapşıran düşmana çok yaşa denmez.
Gezici kütüphane otobüsünde hamilelere yer verilmez.
Arabaların kelebek camlarına,önceden tırtıl camdın denirse arabaya saygısızlık olur.
Su tabancasını şeytan doldurmaz.
At nalı uğur getirseydi eşekler yük taşımazdı...
Saatli bombaya rolex takılmaz.
Yanlış tabela günde bir kere bile doğru göstermez.
Evine Güneş giren doktorun diploması sahtedir.
İyi bir insan nuoğoğuouoooğ diye gülmez.
Her üçüncü Murat ile beşinci Murat arasında, bir dördüncü Murat vardır.
Sağırla yatan kepçe kalkar.
4X4 teleferik olmaz. Hele rallisi hiç olmaz.
Sağ ayağı 42 numara olanın, sol ayağı 38 numara olmaz.
Yanağın içini traş etmekle sakalların kökü kazınmaz.
Horlayan köpek ısırmaz. Havlayan tavşan da ısırmaz.
Yürüyen merdivende basamak sayılmaz.
Görünen köy kılavuz istemez olur mu hiç..(Turist rehberi Osman)
Bayan Tipleri
Bayan "Harbi Kız"
Şunları Söyler : "Ahh boks maçına bilet mi aldın! Harikasın beee!!!"
Halk Dilinde İsimleri : Delikanlı Kız, Bacı.
Avantajları : Kafadengi, eğlenceli.
Dezavantajları : Bu tipler genellikle erkek gibi yapılı güçlü kuvvetli olurlar. Kafasını bozarsanız, hakkınızda pek hayırlı olmaz...
Bayan "Cıyak Cıyak"
Şunları Söyler : "Seni serseeeeeeem!!!! Gel burayaaa!!! Çabuk söyle bu saate kadar nerdeydiiiiiinnnnnnnn?"
Halk Dilinde İsimleri : Cadaloz, Başbelası.
Avantajları : Kendince size ilgi gösteriyor işte daha ne...
Dezavantajları : Sürekli kafanıza bişeyler fırlatır, uçan tekme savurur...
Bayan "Mızmız"
Şunları Söyler : "Aaah başım.. ayağım.. ayyy mideme ağrı saplandı."
Halk Dilinde İsimleri : Mıymıntı, Uyuntu, Karın ağrısı.
Avantajları : Sayesinde anatomi ve tıp bilginiz gelişir.
Dezavantajları : Bulaşıcıdır!
Bayan ´Patron´
Şunları Söyler : "Çabuk kalk!! O kravat olmamış çıkar başka bir tane tak!! Saçlarını biraz kestir!! Git para kazan!"
Halk Dilinde İsimleri : Çokbilmiş, Müdire Hanım, Diktatör, Terminatör!
Avantajları : Çoğunlukla doğruları söyler.
Dezavantajları : Yahu doğruları söylese ne oluuuuur, söylemese ne oluuur...
Bayan "Kararsız"
Şunları Söyler : "Ay ben ne yapsam.. İşten ayrılsam mı.. Evi değiştirsem.. Saç rengimi değiştirsem.. Yoksa böyle iyi mi.. Ayyy ya daha kötü olursa..."
Halk Dilinde İsimleri : Bayan Panik, Bayan Kriz.
Avantajları : Kolay ikna edilir, kolay sakinleştirilir.
Dezavantajları: 2 dakika sonra herşey yeniden başlar.
Bayan "Vahşi"
Şunları Söyler : Valla bu türün pek bilinen kalıplaşmış sözü yok, yani ne yapacakları hiç belli olmaz.
Halk Dilinde İsimleri : Çılgın.
Avantajları : Her an herşeye hazırdır.
Dezavantajları : Güvenilmezdir...
Bayan "Donuk"
Şunları Söyler : "Ne anlıyorsun bu çizgi filmlerden, bu abuk fıkralardan, karikatürlerden? Ne çocukça şeyler bunlar.."
Halk Dilinde İsimleri : Ruhsuz, Soğuk, Buz Kalıbı.
Avantajları : Hayatınızda olduğu sürece, arkadaşlarınızın sizin için endişelenmesini sağlar.
Dezavantajları : ...tabii "arkadaş" diye bişeyiniz kalmışsa
Bayan "Rüya Kız"
Şunları Söyler : "Seni herşeyinle çok seviyorum benim yakışıklı, akıllı, tatlı sevgilim!"
Halk Dilinde İsimleri : Kanatsız Melek
Avantajları : Eğlenceli, akıllı ve eşsiz...
Dezavantajları : Ya hiç karşınıza çıkmaz ya da karşınıza çıktığında çok geçtir...
Türk İcatları
Türk´lerin şüphesiz ki Dünya tarihini etkileyen sayısız buluşları var. İşte sizin için bu icatları araştırdık...
Bitmeyen piknik tüpü
Sigara cepli çorap
Topuğu basık ayakkabı
Köpüklü su musluğu ve şampuan konulan şofben
Elektrik sayacı durduracağı
Döner pişiren mikrodalga
Laf atan korna
Minibüs arkasından para uzatmak için şoförün yanına kadar uzanan demir
Çok amaçlı anne terliği
Kurban kesme makinesi
Basamakta durana çarpmayan otomatik kapı
Otobüste yan koltukta oturan kişinin gazetesini rahat bir şekilde okuma imkanı veren zoom´lu gözlük
Düğmesine basıldığında ´dü-lüü´ sesi veren akbil taklidi
Ağza takılan ve dişlerle şişe kapağı açmayı kolaylaştıracak açacak
Polis kontrolünden 300 metre önce kendiliğinden takılan emniyet kemeri
Radarı 1 km geriden algılayabilen cep telefonu
Kapkaççılar için tasarlanmış elektirikli çanta
Şimdilik bu kadar ama arştırmaya devam ediyoruz...
Dizi Hataları |
ZOR HEDEF
Dışı THY olan uçak içerde bir anda ONUR AIR ´e dönüşüyor.
ÇİÇEK TAKSİ
Dış çekimlerde Siena olan araçlar iç çekimlerde bir anda Şahin ´e dönüşüyor.
AYRILSAK DA BERABERİZ
Evdeki tüm eşyalar hacze uğruyor ve ev bomboş kalıyor. Ancak 2 insan bağrışırken evde tek bir yankı bile yok.
SÜPER BABA
Alim´in bilgisayarı varken yazılarını neden daktiloda yazıyor?
Evin küçük kızı Mine elektrik süpürgesiyle evi temizlerken telefon çalıyor ve o da süpürgeyi kapatıyor. Ancak süpürgenin sesi bir anda kesiliyor. Sesin azalarak kesilmesi lazım.
YILAN HİKAYESİ
Yolda yapılan çatışmalara rağmen arabalara hiçbir şey olmuyor.
Memoli araba sürerken devamlı cep telefonuyla konuşuyor. Yasak değil mi?
Zeyno ile Erkan´ın küçükken ağaca yaptıkları kalp, büyüdüklerinde değişiyor.
Rıza´ya yaptıkları baskında Kürşat, silahı bir tezgaha koyuyor. Almamasına rağmen bir sonraki sahnede silah hala onda.
Ambulans yolda ilerliyor ve aracın içinden arka kapısını görüyoruz. Ancak yolun ışıkları, arka camın sağından soluna doğru yansıyor. Galiba ambulans yan yan gidiyor.
Kürşat ve adamı otelin otoparkına iniyorlar. Sarı bir Seat´ı geçip önlerinde polisleri görüyorlar ve hemen polislere arkalarını dönüyorlar. Bu durumda Seat´ın önlerinde olması gerekir. Ama araba arkalarında ve polisler de o arabanın yanında.
Memoli ile Cem, Galeria´nın bulunduğu sahilde konuşuyorlar. Memoli "Gel şurada Galeria var, gidip birşeyler yiyelim" diyerek Galeria´nın tam zıt tarafını gösteriyor.
RUHSAR
Dizinin ilk bölümlerinde Menkıbe Hanım´ın Mazhar için bulduğu Melek, sonraki bölümlerde Generation´da çalışan Şelale oluyor. Ayrıca markette çalışan biri de ilerleyen bölümlerde Generation´da çalışmaya başlıyor.
Ruhsar´ın devamlı başvurduğu Gözüm Abla bilgisayarı sürekli "3, 4, 5, E, R" tuşlarıyla kontrol ediyor. Üstelik bu tuşlarla tüm alfabeyi de yazabiliyor. Ayrıca Gözüm Abla kapkalın olan defterden çok spesifik maddeleri içindekiler hiç bakmadan bile 2-3 sayfa çevirerek buluyor.
REYTİNG HAMDİ
Yarmagül´ün kullandığı dolmuşla, onun kız kardeşine asılan Takoz Selo´nun dolmuşu aynı. İkisinin de plakası 34 TZA 45.
Yarmagül "Ağırlığınca Altın" yarışmasına hazırlanırken kız kardeşi şıklı soruları "Meydan Larousse"dan soruyor.
Yarmagül´ün kullandığı dolmuşun rengi dışarıdan sarı ama içeriden beyaz.
Ayrıca Yarmagül, şoför koltuğunda değil, bir arkada oturuyor ve elinde direksiyona hiç benzemeyen birşey tutuyor.
EYVAH BABAM
Ece ve arkadaşı Metin otoparka geliyorlar. Metin arabanın kilidini açarak biniyor fakat Ece´nin kapısı açılmıyor, Metin kapıyı içerden açıyor. Ancak arabada merkezi kilit olmadığı halde saldırganlar kilitli olan arka kapılardan içeri nasıl giriyorlar?
İKİNCİ BAHAR
Vakkas, oğlu Medet´in kafasını su dolu bir tencereye batırıyor. Ancak, kafası tencereye giren Medet değil, kafası traş edilmiş bir başkası.
TATLI KAÇIKLAR
Rafet ile Saffet güya ölüyorlar ve gazeteden arkadaşı hoca kılığına girerek onlar için "Fatiha Suresi"ni okuyor ama yarım yamalak.
Saffet´in karısı Serap´ın cep telefonu çalıyor ve o da cevaplıyor. Ancak telefonun zil melodisi Ericsson, telefon ise Nokia.
KURT KAPANI
Kenan Kalav, fabrikanın otoparkında karşısından gelen arabanın sağına doğru yürüyor ama araba durduğunda o arabanın sol tarafında.
ÇILGIN BEDİŞ
Dede bir dergi okurken oğlu ise bir gazete okuyor. Ama dergi çevrilirken oluşan ses efekti, gazete efekti ile aynı.
|
|
|
|
|
|
|
|
| | | |